Fütürist Ufuk Tarhan: Yarının dünyasına hazırlanmak t-insanlarla mümkün
Teknolojinin ve insan yaratıcılığının sunduğu olanaklarla geleceği şekillendirmenin elimizde olduğunu vurgulayan Fütürist Ufuk Tarhan, “dijitalleşme, yapay zekâ ve sürdürülebilirlik odaklı dönüşümle daha adil, sağlıklı ve umut dolu bir dünya mümkün. Geleceğin kahramanları t-insanlar olacak!” diyor.
Bir fütüristin bakış açısıyla, içinde bulunduğumuz dünyayı nasıl yorumlarsınız?
Ülkemizde fütürizm denildiğinde akla gelen ilk isim olmak benim için büyük bir onur. Kazandığım ödüller, ilham kaynağım olmamı sağlıyor. Fütürizm ve gelecek tasarımı kavramlarını hep birlikte keşfettik ve üzerinde düşündük. Peki, bugün geldiğimiz nokta ne? Gerçekte henüz bir yere ulaşmış değiliz; sürekli bir ilerleyiş içerisindeyiz. Dünya, yaşam ve dolayısıyla gelecek, durağan ya da sabit bir süreç değildir. Tam aksine, akışkan, dinamik, sürekli değişen bir yapıya sahiptir. Şu anda büyük ve hızlı bir dönüşüm sürecindeyiz. Amacımız yüzde yüz dijitalleşerek kesintisiz internet erişimine ulaşmak ve bunun için sınırsız, bedava ve kesintisiz enerji kaynakları sağlamak. Çünkü fark ettik ki, bu iki sorun çözülmeden sürdürülebilir, adil ve sağlıklı bir dünyadan söz edilemez.
Tüm iş yapış süreç, yöntem ve araçlarımızı daha kolay, ekonomik ve sürdürülebilir olanlarla değiştirmek için uğraşıyoruz. O yüzden dünya teknolojiyi, ekonomiyi, ekolojiyi ve toplum dinamiklerini dönüştürdüğü bir geçiş döneminde. Hatta arafta ve ‘oksimoron’ bir bulanıklıkta. Belirsizlik ve adaptasyon sancısı çekiyor. Geleceğe dair kaygılar artıyor ki bunlar her değişim, dönüşüm döneminde olması gereken, beklenen kaçınılmaz devinimler. Sular bulanmadan, gelecek her şey çalkalanmadan durulmuyor.
Bir fütürist olarak olan bitenden ve olmasını uzgördüğüm gelecekten son derece umutluyum. Teknolojinin ve insan yaratıcılığının sunduğu, sunacağı olanaklar dünyayı daha iyi bir yer yapacak güce sahip. Yapay zekâ, robotik, biyoteknoloji, uzay keşifleri, yeşil devrim gibi alanlardaki gelişmeler hayatımızı kökten değiştirecek. Bu değişimlere ayak uydurmak ve geleceğin şekillendirilmesine katkıda bulunmak için hepimize büyük görev düşüyor. Bireysel ve kurumsal olarak geleceğe yatırım yapmalıyız. Eğitime, araştırmaya ve inovasyona önem vermeliyiz. Uyum sağlama ve değişime açık olmalıyız. Farklı disiplinlerden insanlarla iş birliği yapmalıyız. Gelecek hepimizin. Birlikte daha güzel bir gelecek inşa edebiliriz ve edeceğiz.

Otomotiv sektöründeki gelişmeleri yakından takip ettiğimizde, mobilite, elektrikli araçlar, otonom ve paylaşımlı araç teknolojilerinin bu dönüşümü şekillendirdiğini görüyoruz. Bu bağlamda, sektör ya da şirketler bu dönüşümü nasıl planlamalı? Hangi önceliklere odaklanmaları gerekiyor?
Ülkemizin dijital dönüşüm sürecini büyük bir heyecanla izliyorum. Özellikle otomotiv sektöründeki değişiklikler, geleceğin nasıl şekilleneceği konusunda önemli ipuçları sunuyor. Mobilite, elektrikli araçlar, otonom sistemler ve paylaşımlı araç teknolojilerindeki gelişmeler, sektörün ve şirketlerin gelecekteki dönüşümünü planlamak için kritik bir temel oluşturuyor.
Bu dönüşümü tasarlarken, öncelikle “rekaberlik” anlayışını benimsemek ve “ekosistem” kavramını ön plana çıkarmak gerekiyor. Fütürist bir bakış açısına sahip olmak, inovasyona ve Ar-Ge çalışmalarına yatırım yapmak çok önemli. Yeni teknolojileri takip etmek, bu teknolojileri geliştirmek ve uygulamaya almak için gerekli kaynakları sağlamak bu sürecin başarısı için şart.
İkinci öncelik, insan kaynağının geliştirilmesi. Dijitalleşen dünyada, yeni yetkinliklere, becerilere sahip ve değişime açık, T-İnsan’lara ihtiyaç var. Bu nedenle, eğitim ve öğretim programlarının güncellenmesi ve çalışanların yeni teknolojilere adapte olması için gerekli eğitimlerin verilmesi, motivasyona yatırım yapılması, pozitif etkileşimin iş kültürü haline getirilmesi gerekiyor. Üçüncü öncelik ise, veri odaklı bir yaklaşım benimsemek. Veriler, dijital dönüşümün anahtarıdır. Sektör ve şirketler, veri toplama, analiz etme ve yorumlama konusunda yetkinlik kazanmalıdır. Dördüncü öncelik, iş birliği ve ortaklık (Rekaberlik). Sektör paydaşları, kamu kurumları ve üniversiteler arasında iş birliği ve ortaklıklar kurulmalıdır. Bu iş birlikleri, bilgi ve kaynak paylaşımını sağlayarak dönüşümün daha hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır. Son olarak, sürdürülebilirlik ilkesini, kriter ve metriklerine mutlak uyum gerekiyor. Dijital dönüşümün çevreye ve topluma olan etkileri dikkate alınmalı ve sürdürülebilir bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
Otomotiv sektörü ve şirketler bu önceliklere odaklanarak dijital dönüşümü başarıyla yönetebilir ve geleceğin mobilite trendlerine ayak uydurabilir. Uyumlu bir regülasyon altyapısı oluşturulması da önemlidir. Yeni teknolojilere uygun yasal düzenlemeler, dönüşümün önünü açacaktır. Tüketicilerin bilinçlendirilmesi de ihmal edilmemelidir. Yeni teknolojilere ve mobilite çözümlerine dair farkındalık yaratmak, dönüşümün benimsenmesini kolaylaştıracaktır.
Dijital dönüşüm, sektör ve şirketler için bir seçenek, strateji değil temel bir zorunluluktur. Bu dönüşümü doğru şekilde tasarlayarak ve önceliklere odaklanarak ülkemiz otomotiv sektörünün küresel rekabette öne çıkmasını sağlayabiliriz.

Önümüzdeki 20 yıl içinde hangi teknolojik trendler ön plana çıkacak? Bu hızlı gelişimin gelecekte olumsuz etkileri olabilir mi ve bu hızın güvenlik boyutunu nasıl yorumluyorsunuz?
Kuantum Bilişim, Yapay Zeka, 5G, Web 3.0, Blockchain, Kripto Varlıklar, Metaverse, NFT, 3D yazıcı, görüntüleme cihaz ve teknolojileri, AR, VR, Holografik, siber sistemler, Giyilebilir Teknolojiler, Bulut Teknolojileri, Tarım Teknolojileri, Robotik-Otonom sistemler, Endsütri 5.0, Crispr Gen teknolojileri, uzay fetihleri ve başta füzyon olmak üzere yenilenebilir enerji buluşlarındaki gelişmeler ön plana çıkacak. Siber Güvenlik en önemli güvenlik sorunu olacak.
Hızın Olumsuz Yanları:
İşsizlik: Otomasyon, birçok işi otomatikleştirerek işsizliğe yol açabilir. Bu nedenle, yeni iş imkanları yaratmak ve insanların yeni beceriler edinmesine yardımcı olmak önemli olacak.
Eşitsizlik: Teknolojiden faydalanma imkanı her yerde eşit olmayabilir. Bu durum, gelir eşitsizliğini ve sosyal adaletsizliği artırabilir.
Güvenlik: Siber saldırılar ve veri hırsızlığı gibi riskler artabilir. Siber güvenliğe yatırım yapmak ve yeni güvenlik çözümleri geliştirmek kritik önem taşımaktadır.
Sonuçta, teknolojinin hızla gelişmesi, her zaman olduğu gibi yine birçok yeni imkan sunarken, aynı zamanda bazı riskler de yaratmaktadır ve yaratacaktır. Bu riskleri göz önünde bulundurarak ve gerekli adımları atarak, teknolojinin insanlığın iyiliği için kullanılmasını sağlayabilir, fırsat ve olanakları çoğaltabiliriz. Buna odaklanmalıyız. Tedbirli bir iyimserlikten başka çare yok, duramayız, durmamalıyız… Dijital ok yaydan çıkalı çok oldu!
Bireysel olarak geleceğimizi şekillendirmek konusunda neler önerirsiniz? Bu çerçevede, T-İnsan kavramını da açıklayabilir misiniz?
Bu çağın belki de bize öğreteceği en önemli şey; T-İnsan olmak olacak. Çünkü ve artık bir kez daha anlıyoruz ki gelecekle iyi ilişki kurmak için onunla uyumlanmak zorundayız. Özellikle de iş dünyasında kalabilmek, başarılı olabilmek için ‘yetkinlik dönüşümü, gelişimi’ bir tercih değil, mecburiyet. Ki bu da ancak kendimizi geleceğin isterlerine, gerekliliklerine göre fütürist bakış açısıyla adapte edip, versiyonumuzu sürekli yükseltebilmemizle mümkün…
İşte bu ‘Bireysel Versiyon Yükseltme’ Modeline T-İnsanlaşmak, sürdürülebilir işi olmasını sağlayabilen insana da T-İnsan diyoruz. Yani, geleceğe dair iş, para kazanma, kariyer kaygısını aşarak iş hayatında başarıyla olmak, kalmak ve devam etmek isteyenler ‘bir şeyin her şeyini, her şeyin de bir şeyini bilen, “3T+HOK = 5Y” denklemini çözen T-İnsan’lara dönüşebilmeli. İşsiz kalmaktan değil de iş sizsiz kalmaktan korksun istiyorsanız yarının işini yarına bırakmayın ve T-İnsan olun!

Teknolojinin iş dünyasında yarattığı dönüşümle birlikte, sektörler ve şirketler bu değişime nasıl adapte olmalı ve başarılı olmak için hangi stratejileri izlemelidir?
Bu yıl ve bundan sonrası için en önemli gündemimi kendi tasarımım olan “Kurumsal Turne” formatıyla, bilgilendiren ve eğlendiren “Geleceksen Gel Artık” etkinlikleri oluşturuyor. Tüm Türkiye’deki, Anadolu’daki tüm iş insanlarına, çalışan kesimlere kısacası bugünün iş dünyasına, geleceğe dair yepyeni ufuklar açarak önlerini görmelerine, işlerinin sürdürülebilirliği, gelecekteki başarıları için yeni kararlar alıp, stratejiler geliştirerek planlar yapmalarına yardımcı olmak istiyorum. İş dünyasına, çalışanlara tek tek “Kurumsal İş Turnesi” ile ulaşmayı hedefliyorum. Başta otomotiv sektörünün tüm Ticaret, Sanayi ve Meslek Odaları, Birlikler, Şirketler, ekonomiyi asıl ayakta tutan iş insanları, çalışanlar, geleceğin kahramanları olmak üzere iş dünyasının her bir köşesine aşağıdakileri anlatabilmek, kitaplarımı okutabilmek istiyorum:
• Teknolojinin biçimlendirdiği iş dünyasında gelecek neleri, nasıl değiştirecek?
• Sektörler, şirketler ve en önemlisi de insanlar, çalışanlar, yıkıcı değişimlere sebep olacak yeni gelecekte nasıl başarılı olacak, ayakta kalacak?
Alanında bir ilk olarak tasarlanan turne formatındaki bu etkinlik, farklı şehirlerde, iş dünyasında gelecek için yenilikçi bakış açıları ve stratejiler geliştirme, geleceğin iş modellerine adaptasyon, yetkinliklerin dönüşümü ve sürdürülebilir başarı için gerekli becerileri kazandırma hedefiyle yapılıyor. Okuyuculara sesleniyorum, şehrinizde organize edin gelelim. Organizasyon için dunya@dunya.com veya info@m-gen.biz adresleri ile iletişime geçebilirsiniz. Bu değerli fırsat için teşekkür ederim. #GelecekGüzelGelecek
Share this content: