Gökyüzünde özgürlüğün dansı: Yamaç paraşütü

Yamaç paraşütü, özgürlüğü rüzgârda arayanların ve kendini rüzgâra bırakmak isteyenlerin heyecanlı keşfidir gökyüzünü…

İnsanoğlu kendini bildi bileli gökyüzüne, sonsuz bir merak duymuştur. Yeryüzünden binlerce metre yükseklikte, sınırsız bir maviliğe sahip bu alanda neler olup bittiğini anlayabilmek amacıyla bitmek tükenmek bilmeyen bir çaba harcar. Gökyüzündeki sırrı çözmediği sürece kimi zaman hayranlığı ama çoğunlukla korkusu sürer. Bunun için de o bölgeye daha yakın olmanın, diğer bir ifadeyle kuşlar gibi uçabilmenin yolunu arar durur. Gökyüzünün sırrına erişebilme merakı veya tutkusu kuşaktan kuşağa, dünden bugüne dek uzanır ve sonunda zafer kazanır. Önce Hazerfen Çelebi misali kanatlar takarak bu emele ulaşmak istense de sonradan havada uzun süre kalmak ve sınırların ötesine gidebilmek için daha güvenli bir aracı, uçağı üretir. Ama tek başına, yanında yöresinde hiç kimseler olmaksızın uçabilmenin keyfini yaşamak isteyenler, başka yöntemler de geliştirir. İşte o yöntemlerden biridir yamaç paraşütü.

Bu sevdanın temelleri 65 yıl önce atıldı

Her ne kadar ülkemizde son yıllarda gelişip doğaya en dost spor dallarından biri olduğunun farkına varılsa da yamaç paraşütünün tarihçesi 1940’lı yıllara kadar dayanır. Başarılı uçuşlar gerçekleştiren Wright kardeşler, birkaç parça perde kumaşından yaptıkları bir tür uçurtmayla yamaç paraşütçülüğüne öncülük eder. Bu denemenin ardından esnek yapıya sahip kanatlar üzerinde çalışma ve deneyler yapılır, 1948’de basit yelken kanatlar ortaya çıkar. Kanatların bir bot, araba ya da bir kişi tarafından yerden kaldırılması önemli bir gelişme sayılır. 1961’den sonra kendi şişebilen süzülerek uçan paraşüt tasarlamak için çalışmalar hızlandırılır. Koşarak ya da ayakta atlayışın söz konusu olduğu yamaç paraşütüne ait ilk bilimsel eser ise 1968 yılında yayınlanır. Teorik anlamda çalışmalar son derece hızlı bir şekilde devam etse de bu spor dalına ait pratik uygulamalar ancak 1980’li yıllarda gerçekleştirilir. İlk olarak Fransa ve İsviçre Alp’lerindeki bir gurup pilot, yelken kanat pilotlarına özenerek dik yamaçlardan koşarak kalkış yapmaya başlar. Böylece yamaç paraşütçülüğü giderek yaygınlaşmaya, coğrafi koşulları uygun olmayan Antarktika dışında bütün kıtalarda, dağlarda rengârenk yamaç paraşütleri görülmeye başlanır. İlk yamaç paraşütleri, uçaktan yapılan serbest atlayış paraşütlerinin açılışı sırasındaki basınca dayanıklılığına göre dizayn edilir. Bir süre sonra bunun gerekli olmadığı görülür ve kubbeler hava geçirmez kumaştan üretilmeye başlanır. Uygulama alanı genişledikçe yamaç paraşütleri kökenlerini oluşturan serbest atlayış paraşütlerinden çok farklı bir yapı kazanır. Yüksek kaldırma gücüne sahip aerofoil yapısı ve geniş kanat açıklığı nedeniyle şekil olarak daha çok yelken kanatlara benzemeye başlar. Hızlı gelişmeyle beraber çeşitli ciddi kazalar da yaşanır. Yüksek emniyet ve performansı artırmak amacıyla üreticiler her yıl yeni gelişmelerle yamaç paraşütleri üretip bunları teste tabi tutar. Bugün yamaç paraşütçülüğü en ucuz ve hafif hava aracı ve doğayla iç içe olmasından dolayı geniş bir kitle tarafından tutulup sevildi ve dünya sanayi ürünü konumuna geldi.

Gökyüzünün tadını çıkartmak için eğitim şart

Modern toplum hayatının içinde bulunanlar şehrin stres ve tekdüzeliğinden uzaklaşıp biraz olsun nefes almak ve hem doğayla buluşup hem de adrenalinini yükseltmek için yamaç paraşütünü tercih eder. Türkiye’de yamaçtan koşarak uçuş denemeleri, 1985’te ilk olarak serbest atlayış paraşütleriyle yapılır, 1988’den itibaren yamaç paraşütleri sınırlı bir kitle tarafından ferdi olarak kullanılmaya başlanır. Daha sonraki yıllarda hatırı sayılır bir kitlenin ilgi gösterdiği yamaç paraşütünün zevkine varabilmek için öncelikle eğitim şart.

Kurulduğu 1995 yılından bu yana 500’ün üzerinde yamaç paraşütü pilotu yetiştiren, Amerikan Yamaç Paraşütü Birliği üyesi İkarus Sportif Havacılık Şirketi, bu spor dalının öğrenilebilmesi için eğitim veren kurumlardan biri. Adaylar bol bol tekrar yaparak gerekli olan refleksleri kazanır. İkinci gün koşarak inilebilecek türden bir eğimden oluşan alçak bir tepede ilk adapdasyon uçuşlarını yapar. Eğitimin ikinci aşamasında pilot adayları, eğitmenin verdiği telsiz komutlarıyla uçmaya başlar. Bu uçuşlarda sekiz görevleri vardır. Teker teker görevleri tamamlarlar. Eğitimin sonuna doğru görevlerini tamamlayan pilot adayı telsiz komutlarına ihtiyaç duymadan, eğitmen gözetiminde, eğitim tepesinde, belirli limitler dâhilinde kendi başına uçabilecek duruma gelir. Pilot adayları iki günlük programda ilk irtifa uçuşlarını yapar. Dört uçuş, iki iniş görevi vardır. Her uçuş yaklaşık 30 dakika sürer. Bu faaliyette pilotlar hız kontrollü uçuşları ve dönüş manevralarını uygular. Pilotlar inişlerde rüzgâraltı iniş paternini çalışır. Altı günlük eğitimi başarıyla tamamlayan pilotlar isterlerse alacakları klinik programlar ile uçuş yeteneklerini artırır. Klinik programlarda pilot adayları, kuvvetli rüzgârlarda oluşan dinamik yamaç kaldırıcılarını kullanarak uzun süre havada kalma tekniklerini öğrenir. İkinci aşamada adaylar havada karşılaşabilecekleri her türlü olağanüstü duruma karşı alabilecekleri tedbirleri öğrenir. Son aşamada ise “ısınıp yükselen hava akımları”nı kullanarak yükselme ve havada daha uzun süre kalma yeteneklerini kazanırlar. Ayrıca adaylar, ileri termik uçuş eğitimi ve termikten termiğe atlayarak olabilecek en uzun mesafe uçuş tekniklerini tamamlar. Yamaç paraşütüne ilişkin uçuş eğitimi veren farklı kurumlar da var elbette. Türk Hava Kurumu’nun yanı sıra üniversite kulüplere ve özel şirketler bu spor dalının yaygınlaşabilmesi için çalışmalarını sürdürüyor.

Uçuş bölgelerinden bazıları

  • Ölüdeniz-Babadağ: Muğla ilinin Fethiye ilçesinin sınırlarında bulunan Babağan, deniz kıyısından yedi kilometre içeride bulunur.
  • Denizli Pamukkale: Ilıman iklimi nedeniyle yılın her mevsimi uçuş yapılabilecek yerlerden biri olan Denizli Pamukkale, turizm bölgesi olduğu için ulaşımında her hangi bir sorun yaşanmayan bir yerdir. Uçuş yapılabilen iki tepe bulunmaktadır: Eğitim Tepesi ve Dinamit Deposu.
  • Ankara-Gölbaşı: Ankara şehir merkezine 27 km uzaklıktaki Gölbaşı bölgesi, Ankara’daki üniversite havacılık kulüplerinin Yamaç Paraşütü eğitimi verdikleri yerlerin başında gelir.
  • Bolu-Abant: Bolu şehir merkezinin 34 kilometre güneyinde bulunan Abant Dağları’nda yamaç paraşütü yapmak isteyenlerin onlarca seçenekle karşılaşması mümkün.
  • Isparta-Eğirdir: Süleyman Demirel Üniversitesi Havacılık Klübü bu tepelerde eğitim uçuşları gerçekleştirilir.
  • Kayseri: İl merkezine 15 dakika uzaklıktaki Ali Dağı, elverişli coğrafyası ile yamaç paraşütünün yanı sıra, kayak, bisiklet gibi diğer sportif turizm çeşitlerine de olanak sunar.
  • Eskişehir-İnönü: İl merkezinin 15 kilometre batısında bulunan İnönü ilçesinde Türk Hava Kurumu’nun tesisleri bulunur.
  • Antalya-Aksu: Aksu ilçesindeki tepe, Akdeniz Üniversitesi Havacılık Kulübü tarafından eğitim amacıyla kullanılıyor.