Mikroplastiklerin tehlikeli yolculuğu

Tekstilden otomotive, gıdadan sağlığa kadar plastiğin kullanılmadığı alan yok. Yaşamın her bir noktasında olan bu maddeyi öylesine çok içselleştirdik ki, sonunda gerçek anlamda doğadaki her canlının vücudunda dolaşmaya başladı. Ancak plastiğin bu yolculuğu hiç masum değil; türlerin geleceği, insanın genetiği tehdit altında.

Plastik, hayatımızın her alanında kullandığımız bir madde. Kolay şekillendirilir, mukavemetlidir aynı zamanda esnektir ve üretimi kolaydır. Bu nedenle on yıllardır plastik ve türevlerinden çokça faydalanıyoruz, deyim yerindeyse dünyamızı plastikle kaplıyoruz. Günlük yaşamın en küçük ayrıntısında bile plastikleri kullanıyoruz. Peki bu denli yoğun kullanılan bir maddenin hiç yan etkisi yok mu? Elbette var hatta gördüğümüzden de düşündüğümüzden de daha fazla. Plastik üretim yöntemleri ve içerdiği maddeler bakımından çok fazla çeşide sahip. Bunlardan bazılarıyla direkt temas etmek ya da içeceklerimizi, gıdalarımızı içinde muhafaza etmek bile son derece zararlı. Ancak o konuyu başka bir yazıda işleyeceğiz. Bu yazının konusu plastiğin doğadaki döngüsü.

Çarşıdan aldık bir tane, çöpe attık bin tane

Bu iş espri kaldırmaz ama en akılda kalıcı anlatım böyle yapılabilir belki. Plastiğin doğasını anlarsak doğada plastiğin yolculuğunu daha iyi anlayabiliriz. Çok fazla üretim yöntemi ve bileşeni olabiliyor ama genel ifadeyle plastik, karbon, hidrojen, oksijen, azot gibi elementlerin oluşturduğu basit yapıdaki moleküllü gruplardaki bağın koparılarak polimer adı verilen uzun ve zincirli bir yapıya dönüştürülmesidir. Mikroplastik ise bu yapıların parçalanmasıyla oluşan çok çok daha küçük maddelerdir. Yaygın olarak çapı beş milimetreden küçük olan plastikler, mikroplastik olarak adlandırılır. Mikroplastikler iki şekilde kategorize edilir; birincisi başta kozmetik olmak üzere çeşitli sektörler için özel olarak üretilen küçük parçalardır. Bunlara ek olarak tekstil ve sanayide kullanılan ürünlerden ayrışan mikro elyaflardır. İkincisi ise günlük yaşamda kullandığımız tüm plastik gereçlerin zamanla parçalanmasıyla oluşan daha küçük yapılardır. Bunların büyük kısmı doğada yüzde 100 çözünmez, sadece küçük parçalara ayrılır. Bir ilkokul bilgisi olarak hepimiz hâkimiz ki, plastik bir şişenin yok olması için binlerce yıla ihtiyaç vardır. İnsanlığın plastiği henüz 70-80 yıldır aktif olarak kullandığını ve güncel rakamlara göre dünyada yıllık plastik üretiminin 450 milyon tona ulaştığını göz önünde bulundurursak nasıl devasa bir sorunla yüz yüzde olduğumuzu daha iyi anlarız. Yine bilimsel veriler ışığında yazmak gerekirse, önümüzdeki 20 yıl içerisinde dünyadaki plastik atıkların miktarı 1.3 milyar tona
ulaşacağı öngörülüyor.

Hoş geldin yedinci kıta!

Sorun o kadar büyük ki, insanın yazdıkça yazası geliyor ama yerimiz kısıtlı o yüzden çok çarpıcı bir örneği paylaşalım sizlerle. Belki duymuşsunuzdur; dünyanın dönüşü ve hâkim rüzgârların etkisiyle okyanustaki plastikler Pasifik Okyanusu’nda bir ada oluşturdu. Ada ne kelime, uzmanlar ona artık “yedinci kıta” diyor. Ülkemizin yüz ölçümünün tam iki katı büyüklükte (1.6 milyon kilometrekare) ve büyümeye devam ediyor. Yoğunluğu az olması nedeniyle yüksekliği bir metrenin altında ama bu adanın derinliği okyanusun deniz tabanına kadar iniyor. Yani 1.6 milyon metrekarelik yüzen bir plastik adadan bahsediyoruz. Bu adalardan üç tanesi daha farklı bölgelerde keşfedilmiş. Yüzey örtüsünü, 1.1 ile 3.6 trilyon arasında olduğu tahmin edilen plastik ve mikroplastikler oluşturuyor.

Modern insan, her yıl 121 bin mikroplastik parçacık yiyor

Şimdi gelelim mikroplastiklerin tehlikeli yolculuğuna. Bunca plastik çöp sadece yüzmüyor aynı zamanda canlılar tarafından bilinçsizce de olsa tüketiliyor. Mikroplastikler o kadar küçük ki, bugüne kadar 120’nin üzerindeki deniz canlısının sindirim sisteminde ve hatta ‘dokularında’ mikroplastiğe rastlandı. Kuşlar gibi bazı canlılar deniz veya kara üzerindeki mikroplastikleri yiyecek zannederek yutuyor. Gıda döngüsü içerisinde bu mikroplastiklerin yolculuğu tüm canlıların bedeninde devam ediyor, insanlar dâhil. Modern insan, her yıl ortalama 74.000 ila 121.000 mikroplastik parçacık yiyor, içiyor ve soluyor. Evet, yemenin yanında içiyor ve soluyor çünkü mikroplastikler içme sularına ve havaya da karışıyor. Doğal olmayan ve zararlı maddeleri içeren bu yapıların canlılar üzerindeki uzun dönemli etkileri henüz yeterince bilinmiyor. Greenpeace tarafından yayımlanan Türkiye’deki Deniz Canlılarında Mikroplastik Kirliliği adlı rapora göre; kefalin yüzde 64.8’inde, barbunun yüzde 63’ünde, mırmırın yüzde 34.3’ünde, tekirin yüzde 32.8’inde, istavritin yüzde 26.7’sinde mikroplastik bulunuyor.

‘Köprüden önce son çıkış tabelası’ geride kaldı

Çok karamsar bir tespit olabilir ancak yukarıda belirttik, 20 yılda 1.3 milyar ton plastik atıkla karşı karşıya kalacağız. Şu ana kadar ekosistem içerisine ne kadarının dâhil olduğu belli bile değil. Yani kendimiz zaten işin içindeyiz de çocuklarımız, doğacak olanlarımız ve diğer türler de kaçınılmaz olarak mikroplastiklerle beslenmeye devam edecek. Etkilerini yaşıyoruz ve giderek artan bir şekilde yaşamayı sürdüreceğiz. Elden bir şey gelir mi? Gelirse yine toplumsal bilinç dönüşümünden ve bilimden gelecek. Mikroplastik sorununun önüne geçmek için çok ciddi bilimsel ve teknolojik çalışma yürütülüyor. Ama iş yine insanda bitiyor.

  • Tek kullanımlık plastiklerden kaçının. Başta alışveriş poşetleri olmak üzere alternatifi olan her noktada plastik kullanımından kaçının.
  • Plastik atıkların geri dönüşümü için atıklarınızı ayrıştırın.
  • Su tedariki için şişelenmiş sular yerine su filtresi tercih edin.
  • Balık tüketimini azaltmayı tercih edebilirsiniz. Tüketeceksiniz yüzey balıkları daha sağlıklıdır.
  • Çevre dostu giysileri ve ambalajları kullanın. Sentetik ürünlerden mümkün olduğunca kaçının.
  • Kurutma makineleri çamaşır makinelerinden yaklaşık 40 kat daha fazla mikro elyaf üretir ve tek bir ev tipi kurutma makinesi her yıl 120 milyona kadar mikro elyafı havaya salar. Alacaksanız bu durumu göz önünde bulundurun.
  • Aktif bir vatandaş olarak çevreci politikaları destekleyin, sivil
  • toplum çalışmalarında yer alın. Dönüşümü en azından çocuklarınız ve diğer canlılar için talep edin