KEŞFET

Sadberk Hanım Müzesi her döneme ışık tutuyor

Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç’ un anısına, kişisel koleksiyonunu sergilemek amacıyla açılan Sadberk Hanım Müzesi, Türkiye’ nin ilk özel müzesi olma özelliğini taşıyor. Çağdaş müzecilik anlayışıyla önemli koleksiyonlara yer veren Sadberk Hanım Müzesi, tarihe tanıklık ediyor.  

Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi, 14 Ekim 1980 tarihinde Sarıyer-Büyükdere’de Azaryan Yalısı olarak adlandırılan yapıda Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç’un anısına onun kişisel koleksiyonunu sergilemek üzere açıldı.  Azaryan yalısı 19. yüzyıl sonlarında üslup olarak Avrupa halk geleneksel mimarisinden örnek alınarak yapıldı, kagir zemin üzerine ahşap/bağdadi tarzda inşa edildi. Yalı 1950 yılında Koç ailesi tarafından satın alındı ve müzeye dönüştürülmesine karar verilen 1978 yılına kadar da yazlık olarak kullanıldı. 1978–1980 yılları arasında, Sedat Hakkı Eldem’in hazırladığı restorasyon projesinin uygulanmasıyla bina müzeye dönüştürüldü. Binanın dış yüzünde, pencere aralarında, X şeklinde ahşap süslemeler binayı diğer yalılardan ayırır. Ayrıca bina yüzeyindeki kabaralar, halk arasında ‘Vidalı Yalı’ olarak anılmasına neden oldu. Bugün kullanılmayan ana girişin tavanı, eski Roma mimarisinden esinlenilmiş kartonpiyer kasetlerle süslü. Katlara ahşap merdivenle çıkılır ve duvarlar mermer taklidi kalemişi boyalıdır. Giriş katının üzerindeki birinci ve ikinci katların orta ana salonları ve bunlara açılan odalar sergileme mekânları olarak kullanılıyor.

Sergileme birinci kattaki Erken İslam, Selçuklu, Eyyubî, Memlûk, Timurlu ve Safevi dönemlerine ait maden, seramik ve cam eserlerin kronolojik olarak sergilendiği bölümle başlıyor. Bu dönemlere ait bronz, pirinç ve bakırdan yapılmış eserler arasında  sürahi, kase, tabak, şamdan, kandil, havan, dirhem ve asma kilitleri sayabiliriz. Bu bölümden Osmanlı dönemi tombak ve tuğralı gümüşlerin sergilendiği odaya geçiliyor. Bunlar arasında askeri teçhizatları ve mutfak eşyalar yer alıyor. Tombak eserlerden sonra, tuğralı gümüş eserlerle sergileme devam ediyor. Tuğralı gümüş eserler arasında, hamam tasları, aynalar, tatlı takımları, karlık, çerezlik, hattat malzemesi olan divitleri örnek olarak gösterebiliriz. Mineli ve murassa eserler, müzenin göz alıcı vitrinlerini oluşturuyor. Avrupa’da 18. ve 19. yüzyılda Osmanlı pazarı için yapılmış olan şerbet bardakları, fincan zarfları, tatlılıklar, saatler, enfiye kutuları sergilemede önemli bir yer tutuyor. Çin seladon ve porselenleri de müzenin koleksiyonunda önemli bir yere sahip.

Müze özel koleksiyonlara sahip

Sadberk Hanım Müzesi’nin İznik seramik koleksiyonu, dünyada sayılı koleksiyonlardan biri. Teşhirde, bezemelerinde naturalist bir üslupda gül, lale, karanfil, sümbül gibi motiflerin yer aldığı tabak, kase, vazo ve maşrapa gibi günlük kullanım kapları yanında saray nakkaşhanesinde hazırlanan desenler doğrultusunda cami, türbe, medrese, hamam gibi yapılar için üretilen çinilerden seçkin örneklerle 15. yüzyılın sonundan 17. yüzyılın ortalarına kadar İznik seramik gelişimi izlenebilir. Osmanlı seramik sanatının 18. yüzyıl -20. yüzyıl arasındaki gelişimini ise Kütahya ve Çanakkale seramiklerinin sergilendiği vitrinlerde görülebilir. Azaryan Yalısının ikinci katında, Osmanlı dokuma ve işlemelerinden seçkin örneklerinin yanında  Osmanlı dönemi geleneksel kadın kıyafetlerinden zengin bir koleksiyon sergileniyor. Bunlar arasında üçetek entariler, Osmanlı kadın kıyafetinin yüzyıllar boyunca değişmeyen kesimi oldu. İki ön, bir arka parçadan oluşan eteklerin yanları yırtmaçlı olup sevai, selimiye, brokar gibi ağır kumaşlardan yapıldı. Kına geceleri ve düğünler gibi özel zamanlarda giyilen bindallı entariler ise genellikle kadife üzerine sim ile dival işi tekniğinde işlenmiş ağır işlemeli kıyafetlerdir. 20. yüzyılın başlarına tarihlendirilen Fransız etkisinin kuvvetlice hissedildiği Avrupa kesimli kıyafetler ve gelinlikler müze vitrinlerinde yer alıyor.

İkinci katta Osmanlı gelenek ve göreneklerinde yer alan kahve ikramı, kına gecesi, lohusa, hamam ve sünnet töreni cansız mankenler kullanılarak mizansenlerle ziyaretçilere tanıtılmaya çalışılıyor. Aynı zamanda ikinci kat vitrinlerinde Osmanlı Hat ve tezhip sanatından örnekler de yer alıyor. Vehbi Koç Vakfı’nın, 1983 yılında satın alarak Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonlarına kattığı Hüseyin Kocabaş koleksiyonunda yer alan eserlerin sergilenebilmesi için mevcut binanın hemen yanında bulunan ve başka bir yalı ön cephesi aslına uygun olarak yeniden inşa edildi. Restorasyon projesi İbrahim Yalçın tarafından hazırlanan müze binası 24 Ekim 1988 yılında ‘Sevgi Gönül Binası’ adıyla açıldı.

Çağdaş bir müze uygulaması nedeniyle 1988 ‘Europa Nostra’ ödülüne layık görüldü. Sevgi Gönül binasında M.Ö. 6 binden, Bizans dönemi sonuna kadar Anadolu’da yaşayan uygarlıkların kültürünü yansıtan arkeolojik eserler kronolojik bir düzende sergileniyor. Pişmiş toprak ya da madenden yapılmış çeşitli kaplar, figürinler, ritüel semboller, cam eserler, sikkeler, süs eşyaları, tabletler ve maden eserler bu bölümde sergilenen eserler arasında yer alıyor. 1. kat vitrinlerinde Prehistorik ve Protohistorik dönemlere ait eserler sergileniyor ve bu katta Neolitik dönemden başlayan kronolojik sergileme Urartu döneminde son buluyor. 2. kat vitrinlerinde Miken dönemi, Geometrik ve Erken Arkaik Çağlar, Arkaik dönem, Klasik ve Hellenistik dönem eserleri yer alıyor ve son olarak 3. katta da Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler sergileniyor. Ayrıca 2001 yılında müzeye kazandırılan Karia koleksiyonunu da Arkeoloji Bölümü’nde görmek mümkündür.