Salda Gölü’nde bir hafta sonu

Toplumsal psikolojimizin geldiği noktadan mı, ya da keşif tutkusunun genele yayılmasından mı bilinmez, çoğumuz kısa süreliğine de olsa kopup gitmek, gökyüzünü yepyeni bir coğrafyada selamlamak istiyoruz. Bu duyguyu paylaşanlar için mükemmel bir önerimiz var; Salda Gölü. Carl Sagan’ın aynı adlı romanından uyarlanan Mesaj /Contact (1997) filminin sonundaki o muhteşem sahil sahnesinin neredeyse birebir güzelliğindeki sahili ve berrak sularıyla Salda Gölü, size gerçekten bambaşka bir dünyadaymışsınız hissini yaşatacak.

Dünyanın üçüncü, Türkiye’nin ise en derin tatlı su gölü olma unvanını taşıyan Salda Gölü, 185 metre derinliğe sahip.
Burdur’un Yeşilova ilçesi sınırlarında yer alan Salda Gölü, denizden 1193 metre yüksekte bulunuyor. 44 kilometrekare yüz ölçümüne sahip olan gölün binlerce yıl önce meydana gelen jeolojik bir çökme sonucu oluştuğu düşünülüyor. Yuvarlak
bir görünüme sahip olan gölün sakinleri ise büyük ve lezzetli sazan balıkları. Her ne kadar diğer göllerimize göre görece şanslı olsa da Salda gölü de iklim değişikliğinden ve çeşitli çevresel faktörlerden dolayı son 20 yılda 3-4 metre kadar çekilmiş.

Salda, yaşamın gizemini taşıyor olabilir
Yazımızın girişinde de belirttiğimiz üzere Salda gölü, ilk kez görenler için başka bir dünyadaymış hissi uyandırıyor. Üstelik bu özelliği bilim adamlarınca tescillenmiş durumda. Yapılan araştırmalara göre dünya üzerinde, Mars’ın yüzey şekillerinin
özelliklerini taşıyan iki yer bulunduğu, bunlardan birisinin Kanada’nın kuzey bölgesinde, diğerinin de Salda Gölü’nde olduğu ortaya çıkmış. Gölde bulunan magnezyum yüklü beyaz kayalara Mars araştırmalarında da rastlanmış. Teoriye göre Mars’taki bölgenin de eskiden deniz veya göl olabileceği ve burada da güneş enerjisi ile kimyasal moleküllerin birleşmesi sonucu bir dönem hayatın ortaya çıkmış olabileceği düşünülüyor. Salda Gölü ve çevresindeki toprak örtüsü mineral yönünden
oldukça zengin. Yapılan araştırmalar göl suyunun başta sivilce ve mantar gibi bir takım cilt hastalıkları olmak üzere çok çeşitli hastalığa karşı faydalı olduğunu gösteriyor. Yani Salda Gölü, ruh ve beden sağlığı açısından ziyaretçilerini son derece memnun ediyor. 1989’da yılında koruma altına alınarak sit alanına çevrilen Salda’nın doğası öyle özel ki yalnızca burada yaşayabilen ve bu bölgeye özgü onlarca endemik bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Salda,18 özel bitki türünün yanı sıra tilki, yaban domuzu, çok çeşitli ördek türleri ile nesli tükenmekte olan 3 balık türünün de evi. Bu nedenle bölgenin mümkün olduğunca korunması çok önemli. Salda, aslında volkanik etkilerle oluşan bir krater gölü. Aynı zamanda, suyla buluşan kalkerli (yani kireçtaşlı) doğal yapısı ve oluşumundaki tektonik özellikler nedeniyle karstik göllerin ülkemizdeki bir örneği olarak kabul ediliyor.

Salda, yolculuğun karşılığını misliyle veriyor
Salda Gölü, Burdur’un Yeşilova İlçesi’nde yer alıyor. İlçe merkezinden Salda’ya gitmek beş dakika civarında sürüyor. Salda, Burdur merkeze 1 saat 15 dakika, Isparta merkeze 1,5 saat, Denizli merkeze ise 1 saat 10 dakika uzaklıkta bulunuyor. Salda Gölü’ne İstanbul’dan ulaşım ise özel araçla yaklaşık yedi saat sürüyor. Ama bu süre gözünüzü korkutmasın. Hem rota üzerinde görülecek başka güzel yerler var hem de tahmin edildiği kadar yorucu olmuyor. Üstelik Salda gölü, yaptığınız yolculuğun karşılığını misliyle veriyor. İstanbul’dan özel aracınızla Salda’ya ulaşmak isterseniz, Sakarya-Bilecik-Eskişehir-Afyon veya Bursa Kütahya-Afyon rotasını takip edebilirsiniz. Süre olarak iki rota da birbirine yakın. Salda’ya ulaşım için havayolunu tercih edip, araç kiralamak da başka bir seçenek. Denizli veya Isparta Süleyman Demirel Havalimanı’nı kullanarak araç kiralayabilir ya da havalimanından kalkan ulaşım araçlarına binebilirsiniz.

Beyaz kumsalların ve turkuaz suların cazibesi
Salda, renklerin, eşsiz bir coğrafyanın ve çok farklı aktivitelerin buluştuğu çekici bir göl. Zamanı kısıtlı olanlar için bir hafta sonu yeterli olacaktır. Ama doyasıya yaşamak isteyenler elbette süreyi biraz daha uzun tutabilirler. Peki, Salda gölüne ulaşınca neler yapabilirsiniz? Bu sorunun birçok yanıtı var. Ama gölün bembeyaz plajlarına uzanıp manzaranın ve dinginliğin tadını çıkarmak bile hücrelerinizi tazeleyecek. Plaj deyince insanın aklına doğal olarak hemen yüzmek geliyor. Göl sularına hava şartlarına göre Eylül ayı sonuna kadar girilebiliyor. Ancak Salda Gölü’nün suyu tatlı ve dolayısıyla denizden alışık olduğunuz kaldırma kuvvetinin burada çok daha az olduğunu hemen deneyimleyeceksiniz. Bu nedenle suya girmeden önce uyarıları mutlaka dikkate almak
şart. Ayrıca suyun altındaki balçık alanlar da risk oluşturabilir. Tüm bunlara rağmen kurallara uyduğunuz ve belirlenen alanların dışına çıkmadığınız sürece Salda Gölü’nün şifalı sularından kendinizi mahrum bırakmaya gerek yok. Zaten önerilen yüzme alanları suya girenlerin güvenliği düşünülerek belirlenmiş. Salda Gölü’nde Orman Plajı, Yeşiova Belediye Plajı ve Doğanbaba Halk Plajı güvenle ama tedbiri elden bırakmadan yüzebileceğiniz yerler.
Orman Plajı: Salda Gölü’nde yüzebileceğiniz en ideal yer Orman Plajı olarak anılan Salda Gölü Tabiat Parkı. Tabelalarda Tabiat Parkı yazısı ile bulabileceğiniz parkta küçük bir işletme ve plaj alanı bulunuyor. Ziyaretçilerin çoğu bu noktada ayaklarını
suya sokuyor ya da yüzüyor. Parkın en güzel yanı çok ekonomik fiyatlarla hizmet veriyor olmaları.
Yeşilova Belediye Halk Plajı & Doğanbaba Halk Plajı: Gölde yüzmeniz için diğer alternatifler Yeşilova Belediye ve Doğanbaba Halk Plajları. Tabiat Parkı’nda yüzülebilir diğer plajı sorduğunuzda kısaca Belediye Plajı olarak bahsettikleri yer burası oluyor. Yeşilova, Tabiat Parkı plajına kıyasla biraz daha özgür bırakan geniş bir kıyıya sahip olsa da gölün özellikleri değişmiyor
tabii. Yüzmek için belirli son plaj ise Doğanbaba Halk Plajı. Bu iki plajın özelliklerinden biri de Salda çevresinde kamp kurmaya izin verilen iki yer oluşları. Ziyaretçilerin çoğu gölün sadece batı kıyısını görüp ayrılıyor. Aslında Salda’nın en bakir yerleri gölün kuzeydoğusunda yer alan kıyılar. Bahsettiğimiz Mars ortamını buralarda çok daha açık biçimde gözlemleyebilirsiniz. Bu arada Salda’da gün batımının da bir harika olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Günün bu güzel anlarını görmeden Salda’dan ayrılmayın.

Salda, kampçılara da kucak açıyor
Salda Gölü, son yıllarda gördüğü ilginin artmasıyla birlikte farklı aktivitelerin bir arada gerçekleştirilebildiği bir yer halini almış. Ama ne olur, ister sadece gezin ister kamp yapın Salda’ya sahip çıkın. Çünkü popülasyonun artmasıyla gölün
bakirliği de zarar görüyor. Bu konudaki ekolojik kaygılara da zaten birazdan değineceğiz. Salda Gölü kamp yapmak için de oldukça elverişli bir bölge. Tabiat Parkı’nda kampa izin verilmiyor; ancak bunun için Yeşilova ve Doğanbaba
plajlarını kullanabilirsiniz.
Bu iki plajda kendi çadırınızı ücretsiz olarak kurabilir ya da yanınızda yok ise belediye işletmesinden kiralayabilirsiniz. Eğer kamp yapmak yerine manzaralı bir tesiste konaklamak isterseniz bölgedeki en iyi alternatif göl kıyısındaki iki yıldızlı Lago di Salda Oteli. Ayrıca Salda Gölü’ne en yakın yerleşim yeri olan Yeşilova’da da konaklama alternatifleri mevcut. Yeşilova, küçük ama misafirperver bir yer. Burada zaman biraz yavaş akıyor çünkü ilçe görünüm itibarıyla 80’lerden kalma bir görünüme sahip. Zaten siz de gittiğinizde bunu gözlemleyeceksiniz.
Ama bırakalım da öyle kalsın, bize göre burası böyle daha güzel. Turizmin gelişmesi bölgenin özgünlüğüne zarar verebilir. Hatta ek bir bilgi verelim; Kültür Bakanlığı dönem dizileri ve sinema filmleri için Yeşilova’yı öneriyormuş. Salda Gölü’nde daha neler yapabiliriz diye sorarsanız aslında kişisel tercihlerinize göre yapacak daha çok şey var.
Sevdiklerinizle piknik keyfi yapabilir, bölgedeki tesislerde mutfağın tadına bakabilir, ATV veya bisiklet turlarına katılabilir, çamur banyosu yapabilir, doğa yürüyüşüne çıkabilirsiniz. Tüm bunların dışında Salda Gölü’nde huzuru bulabilir, normal yaşamınıza geri dönmeden önce enerji depolayabilirsiniz.