Ford Otosan, müşteri deneyiminde standartları yeniden belirliyor
Ford Otosan, müşteri deneyimi kalitesini en üst seviyede tutmak ve tüm süreçlerine bu yaklaşımı entegre etmek üzere Müşteri Deneyimi Müdürlüğü’nü hayata geçirdi. Şirketin gelecek stratejisinde kritik rol oynayacak bu önemli departmanın yöneticiliğine, sektörün yakından tanıdığı başarılı bir isim olan Gonca Sofuoğlu atandı. Ford Otosan’da 26 yıllık kariyeri boyunca birçok önemli görevde bulunan Sofuoğlu, haziran ayından itibaren üstlendiği görevin kapsamını ve şirketteki kariyer yolculuğunu dergimize anlattı. Teknolojiyi ve bilgiyi kullanarak Ford sahiplerinin her noktada standartların ötesinde bir deneyim yaşamasını hedeflediklerini aktaran Sofuoğlu, bunun için sürekli güncellenen bir çalışma yöntemi benimsediklerini dile getirdi.
Öncelikle eğitim hayatınızın nasıl şekillendiğini anlatır mısınız?
Edebiyata, küçük yaşlardan itibaren hep çok ilgi duydum. Babam avukattı ama kendi mesleğine yönelmemi hiç istemedi. Öğretmenliğin benim için daha uygun olduğunu düşünüyordu. Açık konuşmak gerekirse, bizim jenerasyon için “farkındalık” kavramının çok yerleşmiş, uygulanabilmiş bir kavram olduğunu söyleyemem. Gerçekte ne istiyorsunuz, yetenekleriniz ve hayalleriniz sizi hangi yöne sevk etmeli gibi konular yeteri kadar sorgulanmıyordu. Oysa “farkındalık” bugün hem bireysel anlamda hem de iş dünyasında mutlaka sahip olunması gereken, başarıyı ve verimliliği destekleyen bir olgu. Böyle bir ortamda İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandım. Üniversiteye başladığım ilk gün değerli bir hocamız, “Eğer ileride kitap yazmak, yazar olmak için buraya geldiyseniz, hemen yeniden sınava hazırlanıp başka bir bölümü tercih edin. Bizim burada hedefimiz dili tüm yönleriyle öğreterek Türkolog yetiştirmektir. Diğer kısmı yetenek işidir” demişti. Edebiyata ilgi duyup da ilk gün böyle bir cümleyle karşılaşmak baya hevesimizi kırmıştı ama dört yılın sonunda ne kadar haklı olduğunu gördüm. Hedefim üniversitede kalıp akademisyen olarak eğitmenlik yapmaktı. Bunun için ikinci sınıftayken değerli bir hocamın gizli asistanı gibi çalışıp, işlerini takip etmeye başladım. Kendisinin bana çok katkısı olmuştur. Hatta okul bitip de otomotiv sektörüne geçiş yapınca epey kızmıştı. Gönlünü almak için beş yıl uğraşmam gerekti.
İlk bakışta edebiyat eğitimi ve otomotiv çok yakın görünmüyor. Ford Otosan kariyeriniz nasıl başladı?
Aslında şirketimdeki 26 yıllık kariyerim bir kapkaç olayıyla başladı desem yanlış olmaz. Bir arkadaşım İstinye’deki Otosan Pazarlama’da işe başlamıştı. Kendisi staj yapabilmem için bir görüşme fırsatı sağladı ve 1994 yılının 17 Ocak günü görüşmeye gitmek üzere yola çıktım. Yolda kapkaça uğrayıp çantamı çaldırsam da görüşmeye gitmekten vazgeçmedim. Otosan Pazarlama’dan içeri ilk adım attığımda çalan bir sürü telefon ve sıra sıra dizilmiş masalarda tamamı erkek olan çalışanlar vardı. Ateş Bey ve Berat Bey ile görüştüm, kendimi, hedeflerimi anlattım. “Biz senden istifade ederiz, hemen başla” dediler. Yani 17 Ocak 1994 tarihinde stajyer olarak çalışmaya başladım hatta ilk gün fazla mesai yapmıştım. Stajyer olarak haftada üç gün çalışmaya devam ettim. İş bana çok iyi geldi, yaptığım şeyi sevmeye başladım. Başlangıçta bayilerden gelen kleymleri bilgisayara aktarıyordum. Zamanla Ateş Bey, kendisinin takip ettiği bazı işlerle ilgili sorumlulukları vermeye başladı. Sonra üniversite biterken girdiğim asistanlık sınavını kazandım. Şirkete gidip ayrılmak istediğimi söyledim. “Olmaz, eğitim ve yeni kurulan müşteri ilişkileri bölümlerinde seni değerlendirmeyi düşünüyoruz” dediler. Benim de açıkçası artık eskisi kadar üniversitede kalma hevesim yoktu. Çalışma ortamından mutluydum ve nihayetinde devam etmeye karar verdim.
Aradan geçen süreçte bu kararı hiç sorguladınız mı? Hayır, hiçbir zaman üniversitede kalsaydım nasıl olurdu, diye bir sorgulama içine girmedim çünkü yaptığım işleri hep sevdim. Bir de süreç içerisinde yeni görevler üstlendikçe hep yeni bir deneyimin ve araştırmanın içinde buldum kendimi. Çünkü ne iş yaparsam yapayım o alana ilgili okumaya, araştırmaya ve kendimi geliştirmeye gayret ederim. Zaten okul biter bitmez Otosan Pazarlama’nın kadrosuna geçtim. Müşteri ilişkilerinde çalışmaya başladım. Müşteri bakış açısı programı, Türkiye’ye yeni gelmişti. Doğal olarak oradaki şikâyetlerin yüzde 99’u satış sonrasıyla ilgiliydi. Bu nedenle pazarlama içerisinde bir sistem kurgulandı ve müşteri takip sistemi oluşturuldu. Hakan Bey, beni o sisteme uzman olarak atadı. 1997 yılında Otosan Pazarlama ile Otosan birleşti ve biz Acıbadem’e taşındık. O dönemde pazarlamadan bana görücü geldi. Aykut Bey, pazarlama bölümünde değerlendirmek üzere beni Ateş Bey’den istedi. 1997 senesinin sonuna doğru pazarlama departmanına geçtim. Burada halka ilişkiler uzmanı unvanıyla çalışmaya başladım. 1997’den 2015 yılına kadar hep pazarlama bünyesinde görev aldım. Farklı görevlerim ve iş tanımlarım vardı. 2008 yılında hem halkla ilişkiler hem de reklam tarafını yönetir hale gelmiştim. Pazarlama iletişimi departmanı kurgulandığında o departmanın yöneticiliğini de üstlendim. Kariyer paternim biraz enteresan gelişti. İşe olan adanmışlığımı hiçbir zaman kaybetmedim. İş, her zaman odağımda oldu.
Kariyerinizin dönüm noktası olarak tanımladığınız bir olay yaşadınız mı?
2014 yılında önemli bir organizasyon değişikliği oldu. Paralel olarak eğitim biriminin başına geçtim. Bir buçuk sene kadar çok değerli bir ekiple keyifle çalıştım. 2015 yılının Temmuz ayında ise Kurumsal İletişim Müdürlüğünü üstlendim. Bu görevimi de 2020 yılının Haziran ayına kadar sürdürdüm. Bu süre zarfında departman, farklı uzmanlıkları da kapsamı altına alarak iş ve yapı olarak önemli bir büyüme gösterdi. Kariyerimin kırılma noktalarına gelirsek, birincisi, satış sonrasından pazarlamaya geçmiş olmamdır. Bana çok pozitif etkisi oldu. İkincisi, pazarlama iletişiminin reklam tarafı bana farklı bir görüş kazandırdı. Kurumsal İletişim Müdürlüğü yine çeşitli yönlerden bana önemli faydalar sağladı. Şirketi değişik bir yönüyle tanıdım ve bu farkındalık bağlılığımı daha da geliştirdi. Şirketimi ilk günden bugüne çok sevdim. Ford Otosan, gerçekten farklı bir şirkettir. Birbirine bağlı ve etik değerleri çok kuvvetlidir. Çalışanını korur. Bu oturmuş bir kültürdür.
Müşteri Deneyimi Müdürlüğü’nün kuruluş nedeni ve çalışmalarıyla ilgili bilgi verir misiniz?
Müşteri Deneyimi Müdürlüğü’nün isimlendirilmesi yeni gerçekleşti ama esasında müşteri deneyimi üzerinden bir kurgu oluşturmak uzun zamandan beri üzerinde çalıştığımız bir konuydu. Temel olarak açıklamak gerekirse, hem otomotiv sektörü hem de onu var eden müşteri tercihleri ve beklentileri inanılmaz hızlı bir değişim yaşıyor. Bir otomotiv şirketinin bu değişime ayak uydurması, dahası yön vermesi kritik düzeyde önemli. Ford Otosan’ın müşteriyi merkeze alan yaklaşımı içerisinde zaman zaman bir takım aksamalar yaşanabiliyor. Müşteri deneyiminde ise müşteri doğal olarak süreçlerin yine merkezinde yer alıyor ama odaklandığımız konu müşteri tercihlerindeki ve beklentilerindeki değişimin yönetilmesi haline geliyor. Müşteri Deneyimi Müdürlüğünün kurulmasındaki birincil amaç, bu odağı şirketin merkezine koymak ve bütün süreçlerini buna göre tasarlayarak yaşayan, değişen bir yapı oluşturmak. Tabii birim olarak yeni kurulduğumuz için mevcut durumda biz de bir geçiş süreci yaşıyoruz. Çünkü müşteri ilişkilerinden eğitime, araştırmadan bayi ilişkilerine kadar çok yönlü bir ağın ortak paylaşım kümesi olarak kendimizi konumlandırıyoruz.
Müşteri ilişkileri, var olan müşteriyle ilgili bütün süreçleri yönetiyor. Yani esasında tanımlanmış süreçlerin içerisinde yer alan müşterinin satış, satış sonrası, yedek parça gibi taleplerini takip ediyor ve yönetiyor. Yolda kalırsanız nasıl hizmet almanız gerektiğini tanımlıyor ve alıp almadığınızdan emin olup, raporluyor. Eğitim tarafı, bayilerdeki bütün çalışanların eğitiminden sorumlu. Bu iki birim çok önemli çünkü müşterinin bağlantılı olduğu noktaları yönetiyor ve eğitiyor. Araştırma birimi ise esas müşteri deneyimini analiz eden yer. Ben onlara ‘müşterinin sesi’ diyorum. Yaptığımız anketlerle bütün şirketin duyması gereken müşteri sesini içeriye vermeyi hedefliyoruz. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki yeni bir müşteriyi kazanmak şirketlere ciddi bir maliyet getiriyor. Oysa zaten içeride olan müşterinin deneyimini mükemmelleştirmek, bir müşteri için vazgeçilmez olmak, o şirkete çok büyük kâr sağlıyor.
Kullandığınız ana enstrümanlar ve yöntemler neler?
Müşteri Deneyimi Müdürlüğü olarak 15’ten fazla farklı araştırma datası topluyoruz. Temel enstrümanlarımızı anketler ve araştırma raporları oluşturuyor. Örneğin, Ford kullanıcısısınız ve bir deneyim yaşıyorsunuz. “Bizi yakın çevrenize tavsiye eder misiniz” diye soruyoruz. “Ederim” dediği noktada doğru bir yolda olduğunuz ortaya çıkıyor. Eğer bize düşük puan veriyorsa anketin devamında sorunu irdeleyen ve kaynağına ulaşan birçok farklı soruyu yöneltiyoruz. Yanıtlar çerçevesinde deneyimin tamamını analiz ediyor ve elde ettiğimiz veriyi içeriye aktarıyoruz. Şu anda yeni başladığımız bir yapay zekâ uygulaması var ve deneyimler üzerine duygu analizi yapıyor. Daha önce çok sık değerlendirmiyorduk çünkü içerisinde binlerce ‘data’ var. Bizim arzu ettiğimiz şey ise “Big Data” yerine müşterinin öznel beklentilerini içeren “Küçük Data”yı değerlendirmek. Müşteriyle konuşurken bir yapay zekâ yanıtların analizini yapıyor. Verbatimleri alıyor, sıralıyor ve nihayetinde kullandığı kelimelerden bir içgörü sunuyoruz. Örneklersek; bir müşterinin bir otomotiv şirketindeki herhalde en pozitif deneyimi araç alımı deneyimidir. Çünkü ev almaktan sonra hayatında verdiği ikinci en büyük alım kararını veriyor. Baktığımızda müşterinin pozitif olması gerekiyor. Ama iş her zaman bu şekilde pozitif işlemeyebiliyor. Faturalama, sistemde yaşanan gecikmeler ve çeşitli etkenler nedeniyle müşteri deneyimi istenilen düzeyde gerçekleşmeyebiliyor. Hâlbuki buradaki tüm bu süreçleri standart şekilde yapıyoruz. İşte bu noktada müşteri deneyimindeki memnuniyetsizlikle ilgili verileri analiz ediyor, sürecin detaylarını hassas bir şekilde inceliyoruz. Burada neyi daha iyi yapıp memnuniyeti artırabiliriz, ona bakıyoruz. Müşteri, gelecek tüm süreçler sorunsuz bir şekilde işleyecek ve süreklilik kazanacak. Şu anda süreçlerimize baktığımızda sürtünme yaşadığımız yerler olabiliyor. Bürokrasi, dijitalleşme, bayilerin süreçteki farklılaşan uygulamaları dolayısıyla böyle dip analizleri görerek sistemin içerisine almayı hedefliyoruz. Tabii bunu yapmak kolay bir şey değil. Dolayısıyla bizim görevimiz esasında organizasyonumuzdan başlayarak müşteriyi merkezde nasıl tutarız, içgörüyü nasıl şirketin içerisine entegre edebiliriz, kararlarımızı verirken nasıl ortak kararlar üzerinden hareket edebiliriz noktasında kendini gösteriyor.
Belirttiğiniz süreç yönetiminde dijitalleşme gün geçtikçe önemini artırıyor. Dijitalleşmeden hangi ölçüde istifade ediyorsunuz?
Dijitalleşme müşteri deneyiminde çok önemli bir noktada konumlanıyor. Özellikle pandemiden sonra bu hız ikiye katlanmış durumda. Zaten dijitalleşme bizim yeni fark ettiğimiz bir alan değil, uzun süredir yatırım yapıyoruz. Mesela bu anlamda geliştirdiğimiz ‘ideal platformu’ müşterimizi takip ettiğimiz ana platformdur. Dört sene önce başladı ama arka planında uzun bir araştırma geçmişi var. Diğer birimlerle entegrasyonu sağlarken içgörü için bize önemli çıkarımlar yapma fırsatı tanıyor.
Peki Müşteri Deneyimi Müdürlüğünün başarısını gösteren somut çıktılar nasıl değerlendiriliyor?
Haziran ayında yola çıktık ve öncelikli olarak hayata geçirmemiz gereken bazı adımlar var. Bunlardan ilki kendi organizasyonumuz içerisinde varlığımızın nedenini anlatmak. Yıl sonuna kadar Müşteri Deneyimi Müdürlüğünün görevlerini ve işlevlerini diğer birimlerimize aktarmış olacağız. Bu sayede ne zaman ve hangi koşullarda bizden destek alabilecekleri konusunda net bir farkındalık sunacağız. Baktığınızda sonsuz bir hareket alanımız var çünkü her süreç devamlı yenilenmek ve iyileştirilmek zorunda. Mükemmel olduğunuzu düşündüğünüz bir noktada müşteri beklentileri ve sektörel şartlar sürekli değiştiği için kısa süre sonra eksikleriniz ortaya çıkabilir. Burada en değer verdiğimiz şeylerden biri biraz önce ifade ettiğim gibi müşteri deneyimini tekilleştirmek. ‘Müşterimiz nelerden hoşlanır’, ‘ne yaparsam daha fazla memnuniyet sağlarım’ sorularının yanıtını bir kere değil her zaman sormamız lazım. Örneğin Fiesta kullanıyorsam ve güvenliğime önem veren bir müşteriysem CRM bunu bilmeli ve yeni bir güvenlik fonksiyonu çıktığında bunu bayinin bilgi ekranıyla paylaşarak benimle iletişime geçmesini sağlamalı. Yani daha interaktif ve daha tekil bir yapıyla geleceği kurgulamayı planlıyoruz. Bir deneyimi ne kadar kişiselleştirirseniz deneyim o kadar başarılı oluyor. Tabii bizimki gibi büyük endüstrilerde bu çok kolay değil. Bir müşterinin şikâyet ettiği bir konudan diğer müşteri şikâyet etmeyebiliyor. Ortada çok durumsal bir süreç yönetimi var. Bunları tespit edip, içeride bu işle görevli olan ekiplere aktarabildiğimiz ve kontrolünü sağlayabildiğimiz ölçüde başarılı bir müşteri deneyimi yönetimini gerçekleştireceğiz.
Gelişime açık deneyimli bir yönetici olarak iş konusundaki hassasiyetlerinizi paylaşır mısınız?
Başta da vurguladığım üzere farkındalık kavramı benim için çok önemli. Bilgiye dayalı fikir üretmekten hoşlanan bir insanım, özellikle ikili ilişkilerimde karşı tarafla ilgili okumayı yüzeysel yapmam. Karşımdakini farklı yönleriyle değerlendiririm. Bu beni zor bir insan yapıyor çünkü tanımak için çok soru sorabiliyorum. Liderlik yaptığınız bir toplulukta bunu dengede tutmak çok kolay değildir. Yeri geldiğinde baskıcı bir insanmışsınız izlenimi yaratabilir ama nihai amaç iyileştirmeye yöneliktir. Size verilen bir iş varsa, bunun belirli başarı kriterleri varsa, bu kriterlere göre ekibinizi yönetmelisiniz. Dolayısıyla başarı için iletişime açık, şeffaf ve mümkün olduğunca profesyonel yaklaşmaya özen gösteren bir anlayışı benimsiyorum.
Kendinize ayırdığınız zaman dilimi içerisinde nelere ilgi gösteriyorsunuz?
Okumak en çok vakit ayırdığım uğraşım. Her fırsatta hem işimle ilgili hem de özel ilgi alanlarıma ilgili kaynakları okumaya çalışıyorum. Bunu yaparken de mümkün olduğunca çok not tutuyorum. Arka planda uzun süredir çalışmalarını sürdürdüğüm iki kitap düşüncem var. Diğer bir ilgi alanım olan psikoloji konusunda da kendimce araştırmalar yapıyor, seminerlere katılmaya çalışıyorum. Psikoloji benim için hayatın kurgusunu içeren bir alan. Neden sonuç ilişkisi içerisindeki bağlantıları anlamak gündelik hayatımıza etki eden önemli çıkarımlar yapma olanağı sunuyor. Tüm bunları kapsayacak şekilde sahip olduğum deneyimleri mentorluk yaparak hem iş alanında hem de özel yaşamda aktarmak da beni mutlu eden bir uğraş.
Keleşlerlife, müşteriye verilen değerin eşsiz bir örneğidir
Keleşler’i Ahmet Bey ve Mehmet Bey döneminden itibaren tanıdım. Kendilerinin okudukları okullar, yaptıkları meslekler ve bu işi yapma biçimleri beni her zaman etkilemiştir. Gerçekten farklı olmayı başarabilmiş insanlardı. Yaşanan büyük kayıptan sonra Keleşler’in bu işe tutunması, aile olarak gösterdikleri metanet ve kararlılık son derece takdir ettiğim bir duruştu. Bu bir hayat mücadelesiydi ve mücadeleyi Banu Hanım da, Can Bey de muazzam bir kararlılık ve başarıyla verdiler. Bir bayi olarak geldikleri konum ve süreklilikleri zaten ortada… Bir de bakış açılarının, farklılıklarının somut göstergelerini ve müşterilerine verdikleri değerin arkasında kararlılıkla durmalarını kişisel olarak çok önemsiyorum. Keleşlerlife Dergisi, bunun çok müstesna bir örneğidir. Ford Otosan’daki görevlerim vesilesiyle başta Aramızda Dergisi olmak üzere farklı yayınlara katkı sağladım. Süreçlerin ne kadar emek gerektirdiğini, manevi ve mali olarak zorlayıcı tarafları olduğunu deneyimledim. Ve bunlara dayanarak Keleşlerlife Dergisinin bunca süredir, üstelik böylesine değerli bir içerik yönetimi ve tasarım anlayışıyla devam etmesini ayrıca takdire şayan buluyorum. Bu, işe ve müşteri ilişkilerine olan bağlılıklarının kesin bir ifadesidir. Geçmişe bağlılığın ve aynı zamanda ileri görüşlülüğün göstergesidir.