Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi

İZMİR’İN SELÇUK İLÇESİNE BAĞLI ÇAMLIK KÖYÜNDE KURULU OLAN ÇAMLIK BUHARLI LOKOMOTİF MÜZESİ, GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UZANAN BİR ZAMAN TÜNELİ MİSALİ YILLARCA ANADOLU İNSANINA HİZMET EDEN LOKOMOTİFLERİ AĞIRLIYOR.

Anadolu kültüründe çok önemli bir yeri vardır trenlerin. Uzakları yakın ederken, nice hikâyelere, buluşmalara ve ayrılıklara ev sahipliği yaptı trenler. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yükselen ekonominin can damarını oluşturan demir ağlar, Kurtuluş Mücadelesi’nde de etkin rol oynamıştı. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’sinde demir ağlar çağdaşlaşmaya uzanan bir basamaktı. O günlerden, mücadelelerden, türkülerden, geçmişin onurlu sayfalarından geçmiş demir kahramanların hikâyesine ortak olmak istedik bu defa gezi sayfalarımızda. Yine gezeceğiz ama trenlerden, demiryollarından söz açılınca hatırlamadan, tarihe dokunmadan olmaz. Önce hatırlayalım, sonra Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi’nin artık sessizce inzivada olan “ağır misafirlerine” güzel bir yolculuğa çıkalım.

Demir ağların izinde: Trenlerin 200 yıllık serüveni

Bugün yıldızlara ulaşmanın hayalini kuruyoruz. İnsanlık saatte binlerce kilometre hız yapabilen uçaklara ve roketlere sahip. Hıza ve hayatımıza kattıklarına karşı bakışımız teknoloji geliştikçe yeniden şekilleniyor. Oysa bundan yalnızca 150 yıl önce hız dendiği zaman akla demir raylar üzerinde ilerleyen buharlı lokomotifler gelirdi. Buhar kazanlarından gücünü alan bu demir öncüler, saatte yaklaşık 30 kilometre hıza çıkabiliyor ve insan yapımı bir makineyle sağlanan bu hız o döneme göre baş döndürücü olarak nitelendiriliyordu. Bugünkü trenlerin ve hatta otomobillerin atası olan ilk araç 1769 yılında Fransız Nicolas Joseph Cugnot tarafından geliştirildi. Fardier adı verilen ve saatte yaklaşık 4 kilometre hıza çıkabilen bu araç, üç tekerlekli bir arabadan ve buhar makinesinden oluşuyordu. Fardier, çok kısa süre içerisinde hem buharlı lokomotiflere hem de otomobillere ilham verdi, demiryolu taşımacılığının mihenk taşını oluşturdu.

Ancak 19’uncu yüzyılın başında bildiğimiz anlamda trenler ve demiryolu taşımacılığı geliştirilmemişti. İngiliz mühendis Richard Trevithick’in bir maden sahibiyle girdiği iddia sonucu tasarlayıp ürettiği Tram-Waggon adlı araç, yaklaşık 10 ton yükü döşenen raylar üzerinde 16 kilometre mesafeye taşımayı başardı. Ancak Trevithick’in lokomotifi çok verimli bulunmadığı için yalnızca “ilk adımlardan” biri olarak tarihteki yerini aldı. Yine İngiliz olan George Stephenson ise çizdiği peron, lokomotif ve vagon tasarımlarıyla bugün aşina olduğumuz sistemin temellerini attı. Stephenson, 27 Eylül 1825 tarihinde İskoçya Darlingthon ile Stockton arasında yolcu ve yük taşıyarak demiryolu taşımacılığını başlatmış oldu. Bunu Liverpool-Manchester tren hattı izledi ve 1831’de Amerika Birleşik Devletleri, 1832’de Fransa, 1835’te Belçika ve Almanya, 1837’de Rusya ve 1848’de İspanya demiryolu kullanmaya başladı.

130 km’lik İzmir- Aydın hattıyla başlayan Anadolu’daki demiryolu tarihi ise cumhuriyetin ilk yıllarında olağanüstü bir ivme kazandı. 1923’te 4559 kilometre olan hat uzunluğu, 1940’lı yılların başında neredeyse ikiye katlanarak 8650 kilometreye ulaştı. Devam eden yıllarda ise Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki dinamizm maalesef sürdürülemedi.

Keşfedilmeyi bekleyen kültürel bir hazine Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi, İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Çamlık köyünde yer alıyor. Türkiye’nin ilk demiryolu olan İzmir Aydın Demiryolu’nun (1866-1976) Çamlık köyünden de geçmesi dolayısıyla kurulan müze, 1991 yılından beri ziyaretçilerini ağırlıyor. Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi, aslında gizli kalmış bir hazine gibi. Bir şekilde yolu buraya düşenler, bölgeyi tanıyanlar ya da meraklıları dışında müzenin yeteri kadar tanındığını söylemek güç. Zaten müzeyi konu almamızın nedenlerinden biri de bu gizli kalmışlık. Zira bu denli güzel ve gezmesi keyifli bir mekânın yeterince tanınmaması üzücü. Üstelik müze hakkındaki yazılı ve görsel kaynakların da sınırlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum Cumhuriyet’in ilk yıllarında demir ağlarla donatılmaya başlanan memleketin sonrasında niçin yeteri kadar ilerleme sağlayamadığının da özeti gibi.

Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi’yle tatilinize değer katın
Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi’ne ulaşmak için İstanbul’dan yaklaşık yedi saatlik bir yolculuk yapmak gerekiyor. Ancak sonunda asla pişman olmayacağınız tarihi ve görsel bir deneyim sizi bekliyor. Ayrıca tatil dönemine girdiğimiz şu günlerde Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi’nin gözde tatil merkezlerine çok yakın olduğunu ekleyelim. Eğer tatilinizi bu bölgede planlıyorsanız rotanıza müzeyi de ekleyebilirsiniz. Başta da belirttik, trenlerin her zaman nostaljik bir yönü vardır. Geciken “Kara Tren” aşkı ve umudu da barındırır, çaresizliği de. Mesafelere karşı yıllarca en yakın dostumuz oldu trenler. Sonsuz aşkları da, sonsuz vatan sevgisini de taşıdı trenler. Ve bunlardan bazıları Çamlık Lokomotif Müzesi’ndeki inziva dönemlerini geçirirken bir yandan da halen yaşanmışlıklardan izler barındırıyor gövdelerinde.

Müzede en yaşlısı 125, en genci 65 yaşında olan 33 lokomotif sergileniyor. TCDD envanterinde yer alan ve tümü buharlı olan lokomotifler, Alman, İngiliz, Fransız, Amerikan, İsveç ve Çekoslovak yapımı. Ayrıca bunlar dışında dünyada sadece iki tane bulunan ve odunla çalışan İngiliz yapımı bir lokomotif de müzede ziyaretçileri selamlıyor. Müzede lokomotiflerin yanı sıra, dört vinç, su pompaları, motorin taşıma tankı, 1 açık ve 1 kapalı yolcu vagonu, su cenderesi, tamir atölyesi, 1850 yılından kalma bir tuvalet ve 900 metre uzunluğunda eski bir tünel de yer alıyor. Müze oldukça geniş bir alana yayılmış durumda. Sergi alanlarının dışında yürüyüş yolu, çocuklar için oyun parkı ve müzeyle son derece uyumlu bir restoran bulunuyor.

Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi’nde yer alan lokomotiflerin her birinin ilginç hikâyeleri var. Bunları lokomotiflerin yanında bulunan bilgilendirme tabelalarından okumak mümkün. Mustafa Kemal Atatürk, 1936 yılında beyaz tren ile gelerek Çamlık köyünde konaklamış. Atatürk tarafından kullanılan vagon müzede sergileniyor ve ziyaretçiler tarafından gezilebiliyor. Müzede bu ziyarette ve Atatürk’ün tren seyahatlerinde çekilmiş fotoğrafların yer aldığı bir oda bulunuyor.

ÇAMLIK BUHARLI LOKOMOTİF MÜZESİ, GÖZDE TATİL MERKEZLERİNE ÇOK YAKIN. EĞER TATİLİNİZİ BU BÖLGEDE PLANLIYORSANIZ ROTANIZA MÜZEYİ DE EKLEYEBİLİRSİNİZ. ÇAMLIK BUHARLI LOKOMOTİF MÜZESİ’NDE YER ALAN LOKOMOTİFLERİN HER BİRİNİN İLGİNÇ HİKÂYELERİ VAR. LOKOMOTİFLERİN ÇEKTİĞİ VAGONLAR, ZAMANINDA BİRÇOK TARİHE MAL OLMUŞ KİŞİYİ TAŞIMIŞ. GENİŞ BİR ALANDA KURULU OLAN MÜZEDE SOSYAL İMKÂNLAR DA MEVCUT.

Dünyanın en büyük koleksiyonlarından birine sahip
Türkiye’deki en büyük demiryolu müzesi unvanını taşıyan Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi, sahip olduğu koleksiyon itibarıyla da Avrupa’nın en büyük Buharlı Lokomotif Koleksiyonları’ndan biri. Müzede 1866’da inşa edilen orijinal demiryolu hattı kullanılmış. Müze koleksiyonunda sergilenen 33 adet buharlı lokomotiften 18 tanesi döner platformun üzerinde yer alıyor. Müzedeki en eski lokomotif İngiliz Stephenson tarafından üretilmiş. Koleksiyonda Almanya’dan Henschel (8), Maffei (2), Borsig (1), BMAG (2), MBA (1), Krupp (3), Humboldt (1); İsveç’ten NOHAB (2); Çekoslovakya’dan CKD (1); Birleşik Krallık’tan Stephenson (2), North British (1), Beyer Peacock (1); ABD’den Lima Locomotive Works (1), ALCO (1), Vulcan Iron Works (1); ve Fransa’dan Creusot (1), Batignolles (1), Corpet-Louvet (2) lokomotifleri bulunuyor. Türkiye’deki demiryolu kazaları arasında en çok ölümlü kaza olan Yarımburgaz Tren Kazası’nı yapan Şark Ekspresi’nin bir parçası 45501 numaralı lokomotif de bu müzede sergileniyor. Kaza 1957 yılında iki trenin kafa kafaya çarpışması sonucu gerçekleşmiş ve 95 kişi hayatını kaybetmişti. Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi her mevsim açık ve gün boyu gezilebiliyor. Ücretli gezilebilen müzenin giriş ücreti oldukça makul seviyede. Selçuk-Aydın yolu üzerinden Çamlık köyünü takip ederek ulaşabileceğiniz müzede yazımızda da belirttiğimiz gibi çok hoş bir restoran da bulunuyor.