Hayatla aramızdaki kritik bağ: Yaşam Üçgeni

Deprem felaketinin üzerinden henüz birkaç ay geçti, acılarımız çok taze. Yitirdiğimiz canların yası kalbimizin bir köşesinde hep var olacak. Onların anılarını yaşatmak, biraz da yapılanlardan ve yapılmayanlardan ders almakla mümkün. İlk dersimiz ise yaşam üçgeni…

Hepimiz biliyoruz, hepimiz deneyimledik ama tekrar ve tekrar yazacağız; ülkemiz bir deprem ülkesi. Yaşamımızı bu gerçek etrafında şekillendirmek zorundayız. Maalesef aldığımız tedbirlerden çok alamadığımız tedbirleri, usulüne uygun inşa edilmeyen binaları ve depremden sonra yaşanan kaos ortamını konuşmaya devam ediyoruz. Bireysel olarak yapabileceklerimiz elbette var ancak asıl atılması gereken adımlar başta kamu olmak üzere tüm toplumsal reflekslerin harekete geçirilmesiyle ilgili. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa ve bölgedeki diğer illeri etkileyen depremlerin en çarpıcı gerçeklerinden biri yeni binaların dahi yıkılması veya ağır hasar almasıydı. Bireysel olarak yapabileceklerimizden biri yaşadığımız binaların ne kadar dayanıklı olduğunu anlamak ve ona göre gereken önlemleri almaktır. Deprem öncesi planlamalar, depremin yol açacağı zararları en aza indirgemek için şart. Bir de deprem esnasında yapılması gerekenler var. Birinci kural paniğe kapılmadan, mümkün olduğunca sağlıklı kararlar almak olacak. Bir diğeri ve yazımızın konusu ise yaşam üçgeni (hayat üçgeni) oluşturmak.

Yaşam Üçgeni (Hayat Üçgeni) nedir?

Yaşam üçgeni, deprem anında içinde bulunduğumuz yapının ağır hasar alması veya yıkılması durumunda bizi hayatta tutacak boşluklardır. Deprem hazırlığının bir parçası olarak evlerimizde, okulumuzda, iş yerlerimizde hayatta kalabileceğimiz kadar büyüklükte olan boşlukları saptamamız gerekir.

Yaşam Üçgeni nasıl korur?

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra basılı ve görsel medyaya yansıyan fotoğraflardan da hatırlayacağınız üzere devasa boyuttaki kolon, kiriş ve diğer bina bileşenleri sağlam bir eşya üzerine devrildiğinde eşya ile bina bileşenleri arasında genelde üçgen şeklinde bir boşluk veya çatı oluşuyor. Deprem esnasında bu boşluklara sığınıp, “Yat/Çök-Korun/Kapan-Tutun” prensibini uygulayan kişiler, daha az fiziksel yaralanmaya maruz kalırken yardımın ulaşması için de yeterince zaman kazanılıyor.

Yani özetle deprem anında daha önceden belirlediğimiz sağlam sandalyelerle desteklenmiş masa yanı veya dolgun ve hacimli koltuk, kanepe, içi dolu sandık gibi koruma sağlayabilecek eşyaların yanında “Yat/Çök-Korun/Kapan-Tutun” prensibini uygulamak, çöken bir binada hayatta kalma ihtimalini büyük ölçüde artırıyor. Yaş üçgenindeyken baş iki el arasına alınarak veya bir koruyucu (yastık, kitap vb) malzeme ile korunmalı ve sarsıntı geçene kadar bu pozisyonda beklenmelidir.

Deprem anının sihirli sözcükleri: “Yat/Çök-Korun/Kapan-Tutun”

Evde, okulda ya da işte sağlam sıra, masa altlarına veya yanında; koridorsa ise duvarın yanına hayat üçgeni oluşturacak şekilde “Yat/Çök-Korun/Kapan-Tutun” hareketi ile baş ve boyun korunmalıdır. Bunu için; güvenli bir yer bulup, diz üstü çökün ya da bulduğunuz yer yüksek değilse cenin pozisyonunda yatın, başınızı ve ensenizi koruyacak şekilde sabit bir yere tutunun. Asla masa gibi kolay kırılacak eşyaların altına saklanmayın. Merdivenlere, asansöre ya da çıkışlara doğru asla koşmayın. Özellikle merdivenler, deprem anında ilk çöken veya zarar gören yapı bileşenleridir.

Hiç şüphesiz ki, hiçbirimiz böyle durumlarla karşılaşmak istemeyiz. Ama en başta da belirttiğimiz gibi depremlerle şekillenen bir coğrafya üzerinde yaşıyoruz. Her an ve her saniye bir depremle yüzleşebiliriz. Bu nedenle deprem öncesi hazırlıklar yanında yaşam üçgeni (hayat üçgeni) gibi kritik konularda hem kendimizi hem de sevdiklerimizi mutlaka bilinçlendirmeliyiz.

Konut sigortasıyla riskleri en aza indirin

Depremin olası etkilerine karşı deprem öncesi alınan tedbirlerden biri de hiç kuşkusuz konut sigortası. Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin ardından bu konunun ne denli önemli olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Bölgede Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) yanında binalarını Konut Sigortası ile koruma alan depremzedelerin zararları, geride kalan süre içerisinde sigorta şirketleri tarafından karşılandı.

Başta deprem olmak üzere yangın, sel ve su baskını, fırtına gibi doğal afetler sonucu oluşacak zararları teminat altına alan Konut Sigortası, tercih edilen kapsama göre ek riskleri de karşılayabiliyor. Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için Keleşler İstanbul Sigorta’yı arayabilir veya https://www.sigortakelesler.com/konut-sigortasi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.